TEOG Sınavından Din K.A.B. Dersi Kaldırılmalıdır.
Bu başlığı okur okumaz bir kesim hemen saldırıya başlıyor. İçeriğe bakılmıyor bile. Biz de soralım: Öğrencileri ayrıştırmak için din kullanılabilir mi? Öğrenciler arasında eşitsizlik, haksızlık yaratmak için din araç olabilir mi?
Bu sorulara evet diyen çıkarsa inançlarından şüphe etmek gerekir. Bizim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi ile bir derdimiz yok. Bizim Din’le inançla da derdimiz yok. Bizim birileri gibi kim daha çok inançlı kim daha az diye ölçen tartımız da yok. Öyle bir niyetimiz de yok.
Amacımız eğitimde gencecik pırıl pırıl 14-15 yaşındaki gençlerin hayalleri ile uğraşılmaması içindir.
TEOG sınavlarında yani öğrencilerin İlköğretimden Liseye geçişlerinde kullanılacak sınavlarda Türkçe-Matematik-Fen Bilimleri-İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük-Yabancı Dil-Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinden soru sorulmaktadır.
Burada Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (DKAB) dersinin bir özelliği vardır o da ülkemizde Müslüman olmayan (gayrimüslim) gençlerin bu dersten muaf olmaları.
Muaf olan bu gençler sınavda bu testi çözmüyorlar. Okulda da bu dersi almıyorlar ve okul başarı puanlarına da katılmıyor.
Bu nedenle Matematiksel olarak sorun daha doğrusu eşitsizlik ortaya çıkıyor.
Şöyle ki: Bu dersi alan bir öğrenci okulda yada TEOG sınavında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinden diğer derslerine göre daha başarılı ise (ki genelde öyledir.), aynı şartlara sahip muaf bir öğrenciye göre avantajlı duruma geçiyor.
Yani tüm dersleri yada sınav puanları aynı olan iki öğrenci düşünelim. Birisi DKAB dersinden muaf diğeri muaf değil. Muaf olmayan öğrencinin DKAB ders notu yada TEOG sınavındaki puanı diğer derslerine göre yüksek ise muaf olmayan öğrencinin liseye yerleştirme puanı daha yüksek oluyor. Aradaki puan farkı puan durumlarına göre 0,5 te olabilir, 10’da 30 da olabilir.
Ha DKAB dersinden okul ya da sınav puanı diğer derslerinden düşük ise o zaman da puan kaybı olduğu da gerçek. Fakat genel olarak bakıldığında bu dersten diğer derslere göre daha başarılı olunduğu istatistiksel olarak ispatlı.
Aksi bile olsa sonuçta olumlu yada olumsuz bir eşitsizlik var ortada. Yani bu dersin varlığı ve bazı öğrencilerin almıyor olması bir eşitsizlik yaratıyor Matematiksel olarak.
Sınav sonuçlarında (yerleştirmelerde) 0,05 puanla dahi istenen tercihe yerleşilemezken ucu bu kadar açık haksızlığa dur dememek neden?
Bizim burada amacımız Din üzerinden siyaset yapmak değil aksine Din üzerinden yapılan haksızlıkların ve siyasetin önüne geçmek.
Bu dersin sınavdan kaldırılması, değerlendirmeye alınmaması en kesin çözüm olacaktır. Hatta ve hatta sınava esas okul başarı puanları hesaplanırken dahi bu ders değerlendirilmemelidir.
Eğer eşitlik sağlanmak isteniyorsa öğrenciler muaf oldukları bir ders nedeniyle mağdur edilmek istenmiyorsa bu gerçekleştirilmelidir.
Yıl sonunda sınav ve okul başarı puanına göre hesaplanacak Liseye yerleştirme puanları ortaya çıktığında bir çok öğrencinin nasıl mağdur olduğunu beraberce göreceğiz ve iş işten geçmiş olacak o zaman.
Kaldı ki ; DKAB dersinden soru sorulmazsa, değerlendirmeye alınmazsa bu gençler daha mı az inançlı olacaklar? İnanç, din bu kadar basite alınabilir mi?
Daha öncede yaptığımız bu uyarı dikkate alınır mı bilemeyiz fakat biz tarihe not düşmeyi kamuoyuna borç biliyoruz…
Maksut BALMUK
Öğretmen
İlk bakışta bir haksızlık yapıldığı görülse de konu çok yönlü ve uzun bir süreci ilkeli bir şekilde değerlendirdiğimizde çözülebilir. Öncelikle;
1. D.K.A.B. dersi ilköğretimde zorunlu bir derstir. Anayasayı dikkatlice incelediğimizde ilköğretim (1-12. sınıflar)çağının tamamında zorunlu olduğunu görürüz (Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır.); ancak uygulama 4.-12. sınıflar şeklinde geçmektedir. Şu halde lisede de zorunlu olan bir dersle ilgili merkezi sınavda sorulması son derece doğaldır; üstelik devlet okullarının itibarının en azından yasal düzenlemelerle artırılmak istendiği düşünüldüğünde bu dersi alan öğrencilerin ölçme ve değerlendirmeye tabi olması gerekir.
2. Bu dersten muaf olan öğrencilerin mağdur olmaması için pratik çözüm din kültürü sorularının bu dersten muaf olan öğrencilere sorulan sorularla denk bir şekilde nitelikli hale getirilmesidir. Merkezi sınavda sorulan sorular incelendiğinde zannedildiği kadar kolay olmadığı, bazı soruların gereğinden fazla yoruma açık olduğu; hatta Din Kültürü öğretmenlerinin bile bir kısım sorularda farklı düşündüğü ortaya çıkmıştır. Şu halde din kültürü dersinden muaf olanlara daha zor sorulduğu iddiası bilimsel olarak tespit edilmelidir.
3. Din öğretiminin tamamının seçmeli olması ve hiçbir ölçme ve değerlendirme sınavının yapılmaması düşüncesi de problemlidir. MEB anayasa düzenleme yetkisine sahip bir kurum değildir. Anayasaya aykırı olmayan yönetmelik ve uygulamalardan sorumludur. Elbette ideal olanı da tartışmak gerekir. Bu duruma ortaya pek çok seçenek çıkar..(Bkz. Aklı Karışıklar İçin İslam).
4. Mevcut uygulamaya yönelik eleştirilerimize gelince; öncelikle D.K.A.B. ders kitapları mümkün olduğunca mezhepsel yorumlardan arındırılmalı ve tüm mezhep görüşleri bir arada yaşama ve kültürel değerler amaçlarına uygun olarak yeniden düzenlenmelidir. Bu konuda kaynak ve başlangıç olarak kendi eserim olan AKLI KARIŞIKLAR İÇİN İSLAM’ı öneriyorum. Bu kitaplarda bulunan teknik hatalar, yetersizlikler daha geniş katılımlı ve hizmet iç eğitim dönemlerinde gerçekleştirilecek çalıştaylarla giderilmelidir.
5. Başka dinlere mensup olan öğrencilere yönelik evrensel felsefi ve ahlaki değerlerin verildiği ve din-inançların tamamen telkinden arındırılarak kısa tanıtımlarla objektif bir şekilde anlatıldığı moral-değerler öğretimi verilebilir. Esasen mevcut D.K.A.B. dersi bu amaçları gerçekleştirmeyi hedeflemekteyse de uygulamada telkin ve belli bir yere kadar yönlendirmeyi içerdiği ortadadır.
6. Merkezi sınavda sorulan sorular -ders kitaplarına rağmen- mezhepsel görüşlerde daha tarafsız olmalıdır. Ör. Haccın farz umrenin sünnet olduğu temellendirmesi ile sorulan bir soru böyledir. Halbuki bazı mezhepler umrenin de farz olduğunu savunurlar.
7. Din Kültürü dersi Batı standardında yapılacaksa hangi ülkeyi örnek alacağımız problemi ortaya çıkar. Ör. Fransa’da haftada bir gün yarım gün ders yapılarak isteyen velilerin öğrencileri kilisede eğitim alma fırsatı bulabilmektedir. Şu halde nerede ve nereye kadar din eğitimi sorunsalı tüm kesimlerin maslahatları dikkate alınarak çözümlenebilir…