9 Ekim 2025

Eğitim sistemi sil baştan… 3+1 mi 2+2 mi… Eğitimci Maksut Balmuk Odatv’den uyardı

ile Maksut Balmuk

Eğitim sisteminin yeniden değişmesi gündeme gelirken liselerde 2+2 ve 3+1 gibi modeller konuşuluyor. Odatv’nin konuyu sorduğu eğitimci ise atanamayan öğretmen sorununun büyüyebileceğine, okul dışında kalan öğrencilerin ucuz işçiliğe veya tarikatlara yönelebileceğine dikkat çekiyor.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in eğitim sistemine dair yaptığı açıklamalar, zorunlu eğitimde kapsamlı bir dönüşümün sinyalini verdi. Özellikle lise düzeyinde uygulanması planlanan 4 yıllık eğitimin alternatif modellere dönüştürülmesi fikri, eğitim çevrelerinde geniş bir yankı uyandırdı. Son dönemde hazırlanan yeni düzenleme raporunun, önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ne sunulması bekleniyor.

2+2 Mİ 3+1 Mİ

Lise eğitiminin tamamının zorunlu olmasından vazgeçilerek, ilk iki yılın zorunlu, sonraki iki yılın ise isteğe bağlı olacağı “2+2” modeli veya üç yıl mecburi, son yılın tercihe bağlı olacağı “3+1” modeli gibi esnek yapılar üzerinde durulmaya başlandı. Bu öneriler, giderek daha fazla gündemde yer buluyor.

Konuyu sık sık gündeme getiren Türkiye gazetesinden Mahmut Özay’ın haberine göre ise Türkiye için, Avustralya modelinin konuşulduğu belirtiliyor. Avustralya’da lise eğitimi 10. sınıfa kadar zorunlu. Sonrasında öğrenciler 17 yaşına kadar mesleki eğitime, çıraklığa veya üniversiteye hazırlık programlarına katılabiliyor. 11. ve 12. sınıflarda üniversiteye hazırlık yapılıyor.

ODATV EĞİTİMCİYE SORDU: “KONU NİCELİK DEĞİL NİTELİK”

Odatv konuyu eğitimci Maksut Balmuk‘a sordu. Eğitimdeki problemin nicelikten ziyade nitelikle ilgili olduğunu belirten Balmuk, eğitim süresinin kısaltılmasının öğrenciler ve öğretmenler için yaratacağı olası sorunlara dikkat çekti:

“Bu sistemden önce aslında bizim sorunumuz süre sorunu mu, nitelik sorunu mu, buraya bakmamız lazım. Aslında lisenin zorunlu eğitim kapsamından çıkarılması gibi bir çabayı da gözlemliyoruz. Lisede gerçek anlamda, nitelikli bir eğitimi çocuklarımıza verebiliyor muyuz, veremiyor muyuz? Eğer süreyi kısaltmaya çalışıyorsak bu zaten nitelikli bir eğitim veremediğimizin itirafı anlamına gelir. Kaldı ki okullarımızı ayrıştırmış durumdayız. Örneğin tartışmalı olan proje okulları uygulaması. Başarılı çocukların proje okullarına gittiği, “nitelikli okul-niteliksiz okul” gibi tanımlanan bir yapıya büründürdük.

“EĞİTİM SÜRESİ KISALINCA MÜFREDAYI YENİDEN Mİ SADELEŞTİRECEĞİZ”

Müfredatın seyreltileceğini, azaltılacağını söylemişlerdi. Yeni bir müfredatla karşı karşıyayız, ama seyreltilmiş hali ise bile, zorunlu eğitimi 3 yıl ya da 2 yıla indirdiğimizde yeniden mi bir seyreltme yapacağız. Geçmişte evrim teorisini, matematikte integrali kaldırdık, şimdi başka şeyleri mi kaldıracağız? Burada bizim süreden ziyade nitelik sorunumuz var. Bütün okulları aynı nitelikte ve eşit hale getirmediğimiz sürece bu bir çözüm değil.

“ATAMA BEKLEYEN ÖĞRETMENLERE HÜSRAN OLABİLİR”

İkincisi, 4+4+4’ü getirdikleri dönemlerde söylemiştim. 50 bin öğretmen fazlası olacağını belirtmiştim. Şimdi ise bu 50 bin öğretmen 100 bin öğretmene ulaşır, norm fazlası öğretmen sayısı artar çünkü ders sayılarının ve sınıfların kapanması gibi durumlar söz konusu olacak. Burada öğretmenlerle ilgili zaten var olan sorunlar varken yeni sorunlar gelebilir. Bakanlık bir yıl kısaltırsa, ‘Benim hiçbir öğretmen açığım yok, hatta fazlam var’ diyecek pozisyona gelebilir. Atama bekleyen öğretmenler için hüsran yaratacak bir durum ortaya çıkabilir.

“ÖĞRETMENLERE BAŞKA ÇÖZÜMLER GÜNÜ KURTARMAYA YÖNELİK OLUR”

Öğretmenlerin başka alanlarda çalışmasının denemeleri yapıldı. Geçmişte 4+4+4 geldiği zaman bazı öğretmenlerimizi özel eğitim kurslarına aldık, bazı öğretmenleri teknoloji ve tasarım öğretmeni yaptık. Eskiden ‘yan alan’ dediğimiz ve enstrüman çalamayan arkadaşlarımız müzik branşına, resim çizemeyen arkadaşımız resim alanına geçtiler, bu gibi durumlar söz konusu oldu. Bu günü kurtarmaya yönelik olur. O zaman 50 bin öğretmen fazlası olacağını söylediğimizde ‘Nereden çıkarıyorsunuz’ denilmişti. Bilimsel karşılığı olmayan yöntemlerle sorun çözülmeye çalışıldı.

“ÖĞRENCİLERİ OKUL DIŞINA ÇIKARMAK TARİKATLARA YÖNELTEBİLİR, UCUZ İŞÇİLİĞE YOL AÇABİLİR”

Bu şekilde lise eğitiminin bir yılının zorunlu olmaması gibi durumlarda, belki de üniversite sınavına hazırlanması amaçlansa da süreç içerisinde çocuklarımızı başka yerlere itmiş olacağız, okul dışına çıkarıp da… Bu yerlerin büyük bir kısmı da tarikat ve cemaatler olabilir. İkinci boyutu da çocuk yaşta işçiliği artırma. Başarılı çocukları o tarafa kanalize ederken, diğer çocuklarımızın da küçük yaşta ucuz işçiliği söz konusu olabilir. 16-18 yaş grubunda çalışmayanlar da 18 yaş altı olacağı için işsizlik rakamlarını da çok fazla etkilemeyecektir.”

 

Maksut Balmuk

Öğretmen, Yazar

 

Kaynak:Odatv.com