MEB’in Sınıf Mevcudu İstatistiği Bize NeSöylüyor?
MEB bir istatistik paylaştı ve sınıf mevcutlarının düşük olduğu çok az okulda kalabalık sınıflar olduğunu ifade etmeye çalıştı.
Öncelikle belirtelim pandemi koşullarında 25 sınıf mevcudu ideal değildir. İdeale yakın olan mevcut her sırada tek öğrencinin oturduğu derslikte 20’yi aşmayan sıra ve öğrencidir. Bu sayı pandemi koşullarında okul öncesinde çok daha az olması gerekirken pandemi koşullarında bile 25’e ulaşan derslik sayısı azımsanamayacak kadar çoktur.
25 ve daha az öğrenci bulunan derslik oranının %56,1 olduğunu açıklayan MEB bu oran ile toplam 850 bin dersliğin 477 binini işaret etmiş oldu.
Neden 25?
MEB kamuoyuna açıkladığı istatistikte başlangıcı neden 25 olarak almıştır? 25 sayısı bilimsel açıdan ideal olarak belirlenmiş bir sayı mıdır? Kesinlikle değildir. 25 sayısı istatisiksel olarak kamuoyuna olumlu mesaj vermek yani kendi(MEB) lehine üstünlük sağlamak adına belirlenmiştir. Okullardaki dersliklerimizin ideal kapasiteleri 24’tür. Özel okullarda 24 ve altındaki sayı zorunlu durumdadır. 24 sayısı dahi pandemi koşullarında fazla olup sınıflarımızda tekli sıra olmadığını yani çocuklarımızın aynı sıralarda yan yana oturduklarını da hatırlatalım.
Özel Okul Derslikleri
MEB; 140 bin dersliğe sahip ve mecburi olarak 24 sayısının altında mevcuda sahip Özel okul dersliklerini kendi lehine kullanabilmek için sayıyı 25 olarak belirlemiştir. Böylece 477 bin dersliğin yüzde 30’una denk gelen sayıyı da istatistiksel olarak lehine evirmiştir.
Eğer MEB 24 olarak belirlemiş olsaydı?
Eğer MEB sayıyı 25 değil de 24 olarak belirlemiş olsaydı özel okulların olumlu yönünü kullanmış olacaktı fakat bu kez de sayısı 48bin civarında olan Resmi Okul Öncesi okul ve sınıflardaki (anaokulu/anasınıfı) olumlu sayıyı lehine çeviremeyecekti. Çünkü okul öncesi eğitimde öğrenci sayısı 25’e kadar çıkabiliyor. Derslik sayısı az olduğundan ikili eğitim yapılan okul öncesinde eğitimde çocukların yan yana, iç içe oldukları, teneffüs vakitlerinin de olmadığı düşünüldüğünde pandemi koşullarında mevcut dersliklerde öğrenci sayılarının yarı yarıya azaltılması gerektiği gerçeğini de unutmamak gerekir.
İstatistiğin sonucu olarak;
Bakanlığın 25’in altındaki derslik sayısı %56,1 oranı yanıltıcı bir orandır. Bu oranı bu noktaya; yüzde 30 oranında özel okullar, yüzde 10 civarında da resmi okul öncesi eğitim kurumları/sınıfları ve öğrencilerin özel durumları nedeniyle sınıf mevcutları çok düşük olan özel eğitim sınıfları oluşturmaktadır.
Son Söz Olarak;
Ayrıca MEB’in kendi resmi sitesinde yayımladığı istatistiklerde 2020-2021 Eğitim-Öğretim yılında resmi+özel okul sayısı 67.125, derslik sayısı 732.381 iken; bu yıl okul sayısı 71.320 ve derslik sayısının 850 bine nasıl ulaştığı noktasında açıklama yapması yerinde olacaktır.
MEB istatistiklerinde bazı sayılar önemsenmemiş olsa da eğitimde tek bir öğrencinin dahi önemini unutmamız gerekir.
Örneğin aynı istatistikte yer alan 50 üzeri sınıf mevcudundaki derslik yüzde 1,1 dir. Bu da 785 derslik ve sınıf mevcudunu 51 olarak baz aldığımızda 40.035 öğrenci demektir.
Aynı şekilde; 41-50 aralığında sınıf mevcudundaki derslik yüzde 3,8’dir. 2.710 derslik ve sınıf mevcudunu ortalama 45 olarak baz aldığımızda 121.957 öğrenci demektir.
36-40 aralığında sınıf mevcudundaki derslik yüzde 8,5’tir. 6.062 derslik ve sınıf mevcudunu ortalama 38 olarak baz aldığımızda 230.356 öğrenci demektir.
Yani ülkemizde 500 bine yakın öğrenci 35 üzerindeki sınıflarda eğitim görmektedir.
Hatta konuyu daha ileri bir aşamada ele alacak olursak; yüzde 56,1 de (25 ve altı sınıflarda) okuyan çocukların tamamı 20 kişilik sınıflarda okumuş olsalar bile 9 milyon 500 bin öğrenci ideale yakın sınıflarda okuyor aynı sayıya yakın milyonlarca öğrenci ise ideal olmayan sınıf mevcutlarında eğitim görmektedir. Sınıf mevcudunun 24 üzerine çıkan dersliklerde öğrencilerin aynı sırada 2-3 kişi oturdukları, salgın yönünden tehlikede oldukları açıktır.
MEB’in bu tür istatistikler yerine boş dersliklerin doldurulması için, kapalı okulların (özellikle köy okulları) açılması için, deprem güçlendirmesinde olan okulların bir an önce sisteme alınması için çalışması ve ülke genelinde okullar arasındaki farklılıkları minimize etmesi, pandemi koşullarında yan yana oturan çocuklarla ilgili soruna çözüm bulması, özellikle ilköğretimde yaşanan derslik ve öğretmen bulunduğu halde sınıfta 30 öğrenci (okul öncesinde 20) dolmadan yeni şube açılmaması baskısını kaldırması, en azından pandemi döneminde bu sayıyı esnetmesi gibi çalışmaları öncelemesi gerekir.
Maksut BALMUK