Okul müdürüne kızan Bakan haklı mı
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer Şanlıurfa ziyaretinde okul müdürüne “Buraya bir basketbol sahası yapılmaz mı? Siz ne biçim adamsız ya? Siz ne iş yapıyorsunuz? Para istediniz de para mı vermedik? Bu çocukları niye burada mahzun halde bırakıyorsunuz” sözlerini sarf etti. Bu sözler gerçekten üzücüdür. Her kim olursa olsun bir öğretmene hatta bir kişiye, üstelik toplum içinde, bu cümleleri kur(a)mamalıdır.
Hele hele akademik camiadan gelen akademik kariyerinin son noktasındaki bir akademisyen ve bakan hiç kurmamalıdır.
Hani “kavgada bile söylenmez” sözü vardır ya tam da bunun için kullanılır.
Konu içeriği bir ahlaksızlık, bir saygısızlık olmadığı sürece bu sözler söylen(e)mez. Bu sözler bakanı da yıpratır ama en çok da okul yöneticilerini, öğretmeni ve öğretmenlik mesleğini yıpratır.
Hani hep diyoruz ya MEB de anlayış değişmediği sürece bakan değişmiş, sistem değişmiş farketmez” diye. Tam da bunu söylüyoruz.
Son yıllarda bakanlar, il/ilçe müdürleri; okul yöneticileri ve öğretmenlerin üzerinde adeta tepinir olmuşlardır. Bu cümleyi kurarken bile zul duyuyorum ama maalesef gerçek böyle.
Hatırlayalım:
“Alo 147 öğretmeni şikayet hattını,
Bana söyleyin ben o müdürü alırım,
Öğretmenler yük,
Öğretmenler az çalışıp bir de iki ay tatil yapıp çok kazanıyorlar…”
Şeklindeki sözleri…
Tam da öğretmenlik meslek kanunu gündemde iken söylenen bu sözler o kanun teklifinin içinin boş olmasını da izah ediyor aslında.
Siz öğretmenlik mesleğinin daha doğrusu sizi yetiştiren, üzerinizde emeği olan insanların itibarı, mesleki onurları noktasında hareket etmezseniz ya da o anlayışta olmazsanız gerisi boş.
EVET PARA İSTEDİLER AMA VERMEDİNİZ
Gelelim Bakan beyin “para istediniz de para mı vermedik” cümlesine…
Evet Sayın Bakan, okul idareleri istediler ama vermediniz hatta istemelerine gerek olmadığı halde vermediniz. Okul yöneticilerini velilerle karşı karşıya getirecek, hatta yalancı (Bakanlık veriyor müdür kendine istiyor…) duruma soktunuz. Sözüm tabii ki sadece 5 aylık sürecinizle ilgili değil. Öncesini de kastediyoruz şahsınız nezdinde. Aslında malumu tekrar ediyoruz.
Okulda olmazsa olmaz yardımcı personel yok temizliği öğretmen, müdür yapmayacağına göre istemesine gerek var mı? Neden vermediniz?
Okullara yeterli temizlik malzemesi de vermediniz!
Öğrencilere ücretsiz maske dağıtacaktınız ya onu da vermediniz!
Hadi geçtik uzaktan eğitime geçtiğinizde olmazsa olmaz bilgisayar da vermediniz.
Hatta bazı okullara öğretmen de vermediniz!
“Ücretli öğretmen” diye görevlendirdiklerinize asgari ücretin yarısını dahi vermediğiniz gibi sigortalarını da tam vermediniz.
Basket potası, voleybol sahası mı dediniz? Onları da okullarda bulunan bir çok donanımı da siz vermediniz. Veli verdi, bağışçı verdi, müdür buldu, öğretmen buldu. Yani siz vermediniz.
Gelelim vermediğiniz ve asıl unuttuğunuz konuya.
Süslü laflara rağmen öğretmene hakettiği ekonomik rahatlığı zaten vermediniz de asıl öğretmenlerin mesleki onurunu geri vermediniz, her yıl daha da gerilettiniz.
Evet okul müdürü de, öğretmen de insan hata da yapabilir, eksiği de olabilir. Herşey mükemmel ise siz neden varsınız ki?
Hata varsa aynı anda sizindir. Okul yöneticisi atanırken liyakati siz hiçe saydınız, saymaya da devam ediyorsunuz.
Evet; genel müdür, il müdürü tabii ki güvendiğiniz kadrolardan olmalı ama onda da liyakat diyemediniz.
Okulları kuşatan, okullarda cirit atan dernek, vakıf, cemaat, tarikat uzantılarına da son vermediniz. Aksine onlardan gelen tekliflerle bürokrasiyi şekillendirdiniz.
Sayın bakan müdürü tanımam, siyasi görüşünü de bilmem hatta sendikasının ne olduğunu da tahmin edebilirim ama mesele bu değil amasız fakatsız o müdüre karşı yanlış yaptınız. Keşke çocuklara haftaya burada pota olacak deyip müdürü de ihmali olanları da görevden alsaydınız.
Bu cümleleri; o müdüre değil yandaş da olsalar zor şartlarda okulları çevirmeye, sürecin sürdürülmesini sağlamaya çalışan tüm müdürlere söylediniz. Müdür müdür müdür? Diye sorarlar ya, evet bu sorunun içinin doldurulması şarttır fakat kurduğunuz yanlış sistemde doğruyu arayıp suçu bir kişiye yükleyerek o anlık öfkenizi bastırmaktan öteye gidemediniz. Bunu yaparken aslında siz kendinize değil bize yani biz öğretmenlere zarar verdiniz. Sizin görev ömrünüz bir kaç yılla sınırlı fakat biz bu mesleği geçmişten aldık, on yıllarca devam edeceğiz ve ardımızdan geleceklere dünya döndükçe devredip duracağız.
Aslında hata sizde değil hata mesleğimizin hassasiyeti gereği bir gün öğrenir diyerek en küçük amire bile tepki vermememizden kaynaklı.
Öğretmenin sesi gürdür ve bu gür sesi her haksızlıkta yükseltmek boynumuzun borcu, haksızlık karşısında susmamak ilkemiz olmalıdır.
Maksut Balmuk / Öğretmen
Kaynak: Odatv.com