30 Mart 2023

Muharrem İnce Adaylıktan Çekilir mi?

ile Maksut Balmuk

Sayın İnce meslektaşım olmasının yanında 2006 yılında başladığım eğitim ve eğitim emekçilerinin sorunlarına yönelik yazılarım nedeniyle öncelikle danışmanlarının bağlantı kurması ardından kendisi ile yollarımız kesişmiştir.

Özellikle TBMM’deki  Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyeliği döneminde çokça bilgi alışverişimiz oldu. Soru önergeleri rekorları kırdığında bu önergelerde ve bu önergeleri yazılarımla kamuoyu ile paylaşarak duyulmasında katkılarım olduğunu belirtmek isterim.

2007-2008 yıllarına dayanan bu yardımlaşma daha doğrusu eğitim adına yanlışlıkların kamuoyuna duyurulması noktasındaki adeta gönüllü danışmanlık sürecinin sayın İnce’nin kamuoyunda, özellikle de öğretmenler nezdinde tanınırlılığına katkı sunmuştur diye düşünüyorum.

Sayın İnce’nin TBMM CHP Grup Başkanvekilliği ve siyasi parti genel başkanlığı  sürecinde ülkenin tüm sorunlarına yoğunlaşmanın zorunluluğu altında eğitim konularından ve çözüm önerilerinden  hiçbir zaman geri kalmamıştır.

Yani sayın İnce ile yollarımızın kesişmesi ikimizin de öğretmen ve ikimizin de muhalif kimliğimizden kaynaklanmaktadır. Sayın ince siyasi arenada, ben ise bir öğretmen, yazar ve sendikacı kimliğimle aynı noktada mücadele ettik.

Bu tamamen amaç ve çözüm odaklı süreç Ergenekon kumpasları döneminde hakkımızda “Milli Eğitimin Ergenekonu” başlıklı haberler yapılmasına ve haberde sayın İnce ile şahsımın isminin yer almasına (yazılar sonra kaldırıldı) dahi sebebiyet vermiştir.

CHP’deki bazı yetkililerin de ifade ettiği gibi partide ya da Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde karşılıklı iddia edildiği gibi eksiklikler, hatalar olduğu söylenebilir. Buna ben de katılabilirim.

Tüm bunlara rağmen Sayın İNCE’nin son süreçte ifade ettiği  “Türkiye’nin aleyhine hiçbir şey yapmayız merak etmeyin. Ama telaş da yapmaya gerek yok. Böyle baskı kurmaya gerek yok. Birincisi daha 60 gün süre var; meydana bir çıkalım, bir tartılalım, mitinglerimizi yapalım, bir konuşalım. Olmuyorsa seçime 2 gün kala gereğini yaparız.”

Cümlelerinin halen geçerli olduğuna ve bunun gereğini yapacağına inanıyorum.

Biraz empati kurduğumda farklı bir parti kuran ve partiyi belli noktaya getiren bir başkan olarak birlikte yol yürüdüğü kişileri yalnız bırakmak, yarı yolda bırakmak gibi bir psikolojik baskı hissetmesini gayet normal görüyorum. Sonuçta maddi, manevi zor sürece katkı sunan arkadaşları var, emek var, mücadele var, inanç var hatta beklenti var. Tüm bunların göz ardı edilmesi düşünülmemeli.

Sayın İnce;  Cumhurbaşkanlığı yarışında ikinci tura kalışın sebebiyetinin kendisi olduğu kanaatine ulaştığında gereğini yapacağı açıktır. Her iki liderin de birbirlerine karşı saygı sınırlarının zorlanmadığı, dürüstlükleri noktasında bir birbirlerine tek bir söz söylemedikleri aşikar.

Erdoğan’ın 3.kez aday olamaz noktasında Memleket Partisi olarak yaptıkları itirazı da beklemiştir sayın İnce ve YSK  bugün bu noktada kararını vermiştir. Eğer YSK itirazları kabul etmiş olsaydı sayın İnce’nin CB seçimlerinde çok daha önemli aktör olacağını söylemek için müneccim olmaya gerek yoktur. YSK’nın bence de hukuka aykırı olan bu kararı da hedef noktalardan olmuştur diye düşünüyorum.

Gelecek süreçte milletvekili adaylıkları ve nihayetinde seçim süreci var. Tabii ki 24 saat çok önemli siyasette. Bu süreç CHP kanadı tarafından da   sağlıklı yürütüldüğü taktirde Cumhurbaşkanlığı seçimin ikinci tura kalmadan tamamlanacağına inanıyorum ve böyle de olmasını diliyorum.

Belki ilerleyen süreçte (seçimden iki gün öncesi çok geç olabilir) adaylıktan çekilmesiyle birlikte yürüdüğü arkadaşlarına yönelik bir talep ortaya koymasa dahi partisinin seçim barajını aşarak mecliste temsiliyeti noktasında önemli ve olumlu bir adım da atıp mücadele arkadaşlarına da yol açabilir.

Sonuç olarak sayın İnce’nin  dün ifade ettiği “Bu Erdoğan gitmelidir. Bu Erdoğan yorgundur. Erdoğan, ortak aklı temsil etmemektedir. Erdoğan, kibirlidir. Akla inanmamaktadır.”Bilime inanmamaktadır. Hukuka inanmamaktadır. Beş dakika dahi bu memleketi yönetmemelidir.”   cümlesinin gereğini çok iyi hesaplayabilecek kadar tecrübeli bir siyasetçidir. Ve  “Türkiye’nin aleyhine hiçbir şey yapmayız merak etmeyin” cümlesinin gereğini yapacağına inancım devam etmektedir.

Mevcut durumda farklı partilerde siyaset yapıyor olsak da siyasi mayalarımızın aynı olduğunu düşünüyorum. Siyasette sayın ince kadar tecrübeli olmasam da tarihe not düşme sorumluluğumu ve gelen taleplere cevaplarımın gereğini de yerine getirmek isterim.

Evet bazen tarihi kişiler yazar bazen de tarih kişileri yazar eğrisiyle doğrusuyla…

Maksut BALMUK