1 Nisan 2021

MEB’de Değişim Rüzgarı!

ile Maksut Balmuk

MEB’de değişim denildiğinde bugünlerde ilk akla gelen Bakan Ziya SELÇUK’un görevden alınıp alınmayacağı ya da ayrılıp ayrılmayacağı olmaktadır. Eğitimde kişilerin önemli olmaması gerektiği, hatta siyasetin çok etkin olmaması gerektiğini bir çok kez ele almıştık. Ülkemizin eğitim politikalarının tek bir siyasi (her dönemde) anlayış ile dizayn edilmesinin, her iktidar değişiminde hatta bakan değişiminde sistemlerin altüst edilmesinin ne denli sorunlu bir yaklaşım olduğu tüm çevrelerce kabul edilen bir gerçektir.

Eğitimde kısa sürede sonuç almak mümkün olmadığından her değişikliğin sonuçları ancak ve ancak yıllar sonra anlaşılabilmektedir. Yazımızda bakan değişimi konusuna da tabii ki değineceğiz fakat MEB’den gelen değişim rüzgarı bilgilerini de paylaşmak istiyoruz.

MEB’de süreç bazı temel değerler üzerinde oturtulacak. Bunlar;

Erdemlilik,

Liyakat,

İnsan hakları ve demokrasinin evrensel değerleri

Çevreye ve canlıların yaşam hakkına duyarlılık,

Analitik ve bilimsel bakış,

Girişimcilik, yaratıcılık, yenilikçilik,

Kültürel ve sanatsal duyarlılık ile sportif beceri,

Meslek etiği ve mesleki beceri saygınlık, tarafsızlık, güvenilirlik ve adalet

Katılımcılık, şeffaflık ve hesap verebilirlik

İşte bu temel değerlere göre şekillendirilecek eğitim siteminde özellikle 2023 yılına kadar bir çok amaç ve hedefe ulaşılacak.

Bunlarla ilgili özet geçecek olursak;

Okulların bütçe sorununun çözülmesi,

Kademeler arası geçişte sınav baskısının azaltılması,

Yabancı dil eğitiminin güçlendirilmesi,

Öğretmen ve öğrenci yeterliliklerine yönelik hizmet içi eğitim faaliyetleri düzenlenmesi,

Okul gelişimi için rehberlik ve teftiş hizmetlerinin yeniden yapılandırılması,

5 yaş çocukların (okul öncesi) zorunlu eğitime alınması,

Okullar arası başarı farklılıklarının azaltılması,

Daha önce 2020 denilen fakat gerçekleşmeyen ikili eğitime son verilmesi hedefine 2023’de ulaşılması,

Fen ve sosyal bilimler liselerinde kalitenin arttırılması,

Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin yeniden yapılandırılması,

Özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilere yönelik hizmetlerin niteliğinin arttırılması,

… diye özet geçebiliriz. 

Evet daha önce de duymuşsunuzdur bu sözleri. Çünkü 2023 Eğitim Vizyonundan alıntı buraya kadar olan cümleler.

Bunları destekleyen ve ilave olarak ise; 

Sözleşmeli öğretmen uygulamasına son verilerek 2011 yılındaki düzenleme benzeri bir düzenlemeyle öğretmenlerin tamamının kadrolu olması sağlanacak.

Zorunlu hizmete tabi eğitim kurumlarına öğretmen istihdamı sorunu teşviklerle çözülecek.

Öğretmenlerin ve diğer MEB çalışanlarının yer değiştirmelerinde adalet sağlanacak, 

Proje okullarına atamalar (yönetici/öğretmen) sınav ve puan esaslı olacak.

3600 ek gösterge ile ilgili somut adımlar bir yıl içerisinde atılacak,

Okul Öncesi/Sınıf öğretmenleri ile branş öğretmenleri arasında eşitsizlik oluşturan maaş karşılığı ders saati tüm öğretmenler için 15 saat olacak.

Norm kadroya ilişkin özellikle bölge normundan kaynaklı sorunlar yeniden ele alınacak,

MOBBİNG (Psikolojik Baskıya) yönelik tedbirler alınacak,

Mevcut eğitim yöneticileri 6 ay içerisinde, yeni görev alacak eğitim yöneticileri ise görev yeri belli olduktan ve göreve başlamadan önce eğitimden geçirilecekler,

Uzman öğretmenlik, başöğretmenlik uygulamaları kaldırılarak 8 yılını dolduran tüm öğretmenlere uzman öğretmenlik tazminatı, 15 yılını dolduranlara ise başöğretmenlik tazminatı ödenecek. 

Eğitim kurumu yöneticiliğinden, genel müdürlüğe hatta bakan yardımcılığına kadar olan merkez ve taşra örgütlenmesinde yönetim kademelerine geçişlerde hizmetin gereği ve liyakat esas alınacak,

Her türlü atamada mülakat kaldırılacak. Bu yıl yapılacak yönetici görevlendirmelerinde sözlü sınav uygulamasına son verilerek okullar açılmadan yaz dönemi başında  tüm yönetici atama sürecinin tamamlanması ve hereksin yaz döneminde oryantasyon dönemini tamamlamış bir şekilde eğitim öğretime başlaması sağlanacak.  

Öğretmenlerin idare ile yaşadıkları hukuki sorunlar için bir ombudsmanlık müessesesi kurulacak ve  hukuki sorunların büyük bir kısmı bakanlık içinde çözülecek. Öğretmene ev tüm eğitim çalışanlarına “haklısın dava açarsan kazanırsın” yönlendirmesi yapılmayacak, hakkı yerinde teslim edilmiş olacak. Böylece MEB hem yargı masraflarından kurtulacak hem de zaman kaybı ve bürokrasi azaltılacak, eğitimcilerin sorunları da çözülmüş olacak.

Uygulamada birlik için tedbirler alınacak aynı mevzuatın iller arasında farklı yorumlanmasının önüne geçilecek. 

Öğretmenler arasında eşitliği esas alan ek ders mevzuatı düzenlenecek.

Ek dersler 2006 yılı öncesinde olduğu gibi yüksek lisans yapmış öğretmen ve yöneticilere ay başında alacakları ek ders ücretleri %25, Doktora yapmış olanlara ise %40 fazla ödenecek.

Ek dersler her ayın 1. iş günü ödenecek.

Resim, Müzik, Beden eğitimi gibi yeteneğe ve sosyalleşmeye yönelik derslerin saati arttırılacak. Öğrenciler yetenek ve isteklerine güre bu derslerin tamamını ya da bir kısmını seçebilecekler.

Okullar arasındaki farklılıkların azaltılması ile birlikte “en iyi okul evine en yakın okuldur” anlayışı hakim kılınacak şekilde düzenlemeler yapılacak.

Köy okullarının açılması için yatırımlar yapılacak,

Boş öğretmenlik kadrolarının tamamına yakını doldurularak ücretli öğretmenlik uygulaması sona erecek, yerine kadronun yüzde onunu geçmemek üzere vekil öğretmenlik uygulamasına geçilecek. Böylece daha çok öğretmen ataması yapılırken zorunlu durumda çalışacak vekil öğretmenlere yönelik  aynı işi yapan öğretmenler arasındaki ücret farkı kapatılmış olacak.

… 

Evet MEB’de 2021 yılında bir değişim rüzgarı olacak bu rüzgarın sürükleyeceği/savuracağı kadrolar da olacaktır ama ne zaman olacağını lütfen sormayınız. 2020 yılında yaşadığımız pandemi nedeniyle 2010 yılında başlayan geleneği bozmuştum. Hoşgörünüze sığınarak, düşüncelerimizi hatta hayalimizi yansıtmak, sorunlara az da olsa değinmek,  sizleri biraz hayallere sürüklemek, biraz da düşündürmek amacıyla kaleme alınan 2021 yılı bir nisan şakasını burada sonlandıralım.

Unutmayalım ki değişim önce kafada başlar. Yani felsefede, anlayışta değişiklik olmadıktan sonra kişilerin değişiminin hiçbir önemi de kayda değer etkisi de yoktur. 

Maksut BALMUK