Bakan Özer Döneminde MEB, Tam MRB Oldu…
Milli Eğitim Bakanlığı(MEB) artık MRB’ye dönüşmüştür. Yalnız bu MRB özellikle sosyal medyada gençlerin çokça kullandığı merhaba kelimesinin kısaltması değildir. Bu MRB’nin açılımı Milli Reklam Bakanlığı’dır.Her konuda reklam yapılmakta ve reklamlar üzerinden algı yaratılmaktadır. Oysa ki yapılan her uygulamada eğitimin, pedagojik temelli yaklaşımın göz ardı edildiği görülmektedir. Bu algılar yıllardır devam etmekte fakat son dönemde yani Bakan Özer döneminde tavan yapmıştır.
Oysa ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da defaten belirttiği gibi eğitimdeki başarısızlık ortadadır. Bu söylemimizi örneklendirecek olursak;
1- Dershanelerin kapatılması (ki kapandığı ne kadar doğru?) sürecinde 2-3 milyon çocuğumuzun devlet okullarında açılan destekleme ve yetiştirme kurslarına(DYK)devam ettikleri noktasında övünülmüştür. DYK’nın amacı adından da anlaşılacağı üzere öğrencinin eksik kalan konularda desteklenmesidir. Katılımcı sayısının çok olması eksiği olan öğrenci sayısının fazlalığı anlamına gelir. Bu da övünülecek bir konu olmamalıdır. Bunun bir diğer anlamı hafta içi 5 günlük süreçte örneğin 6 saat yapılan matematik dersini hafta içi öğretemedik hafta sonu 2 saatte daha iyi öğreteceğiz demektir. Bu noktada övünmek akıl karı değildir. Denilecekse ki dershaneye alternatif yarattık o da mümkün değil çünkü DYK’larda mifredat hafta içi eğitimdeki müfredatın aynısı yani sınava yönelik değil.
2- Bakan Özer Mesleki Eğitim Merkezine devam eden öğrenci sayısının 1,5 milyona ulaştığı(ki bu sayının içinde kaç tane gerçekten öğrencilik çağında gencimiz var verilere ulaşılabilse/ulaşıldığında öğrenilebilecek) ile övünüyor. Yani 14-15 yaşındaki çocuklar bir gün okula 4 gün işyerine gidiyorlar, yeterince akademik eğitim almadan, spor,sanat, kültür faaliyetlerinden koparılarak eğitim almış gibi yapılıp diploma verilmesi noktasında övünülmekte. Milli Eğitim Bakanlığının amacı çocukları işyerlerine göndermek, ucuz (hatta bedava) çocuk işçiliğe hizmet etmek değil, tüm çocuklarımızın okullarda olmasını sağlamaktır.
3- Yine bakan Özer’in “”Meslek liselerimiz 2023 yılında 3,5 milyar liralık üretim hedefine emin adımlarla ilerliyor. Döner sermayesi olan mesleki ve teknik liselerimiz, 2023 yılının ilk üç aylık döneminde gelirini bir önceki yıla göre yüzde 175 oranında artırarak 340 milyon liradan yaklaşık 932 milyon liraya yükseltti.” şeklindeki reklam kokan açıklamaları var burada da olmayan üretimler gelir hanesine yazıldı. Örneğin bir ürünün malzemeleri alınıp montaj yapılmış ve satışa sunulunca üretim yapmış olunuyor. Örneğin “5 milyon çocuğa (okul öncesi) kahvaltı desteği verilmektedir” dedi bakan Özer. Kahvaltı için peynir, zeytin, süt, meyve suyu… akla gelen her ürün hazır alınmakta bu ürünler Meslek Liseleri tarafından paketlenip döner sermaye üzerinden okullara satılmaktadır. Bakanlık her kahvaltı için 21,40 TL kaynağı kahvaltı alan okula yollamakta ve bu ödenek meslek liselerinin döner sermayelerine aktarılmaktadır. Yani MEB kendi parasıyla/kaynağıyla üretim yaptı görünerek gelir hanesine yazıp reklam yapmaktadır. Tabii ki uygulamada bazı okulların okul kantinlerinden ya da başka yerlerden temin ettikleri de olmaktadır fakat genellikle (özellikle bazı iller) tamamen meslek liselerinin döner sermayeleri üzerinden işlem yapmaktadırlar. Sadece bu kalemi ele aldığımızda ve bakanlıkça 5 milyon diye açıklanan sayının sadece 1 milyonu meslek liselerindeki döner sermayeden alsa 1.000.000×21,40=21.400.000 TL her gün için ödenen tutardır. Bunu bir dönemdeki 90 iş gününe çarptığımızda 1.926.000.000 TL yani bakanlığın 3,5Milyar hedefinin yaklaşık 2 milyarı zaten bakanlık bütçesinden kaynaklı olur. Ki kahvaltı konusu çok detaylı ele alınmalı. Bakanlık beslenme listesi ile okullarda uygulanan listeler çok farklı. Tabii ki fiyatı da etkilenir bundan.
ÖRNEĞİN:
MEB LİSTESİ
OKULLARDA UYGULANAN LİSTE(BURSA ÖRNEĞİ)
Buradan dahi maliyet hesabına girilse çok konu çıkar ama bizim konumuz şimdilik bu değil ve verilere tek tek ulaşılabildiğinde daha da açığa çıkar gerçekler. Evet çocuklarımıza beslenme desteği mutlaka verilmeli ama buradaki konumuz çok farklı.
4- “Biz dedik ki 3 bin anaokulu yapacağız bir yılda. Dediler ki ‘mümkün değil’, Allah’a şükürler olsun her ‘mümkün değil’ diyeni yanılttık, bir yıl içerisinde 3 bin değil, 6 bin 4 tane anaokulu yaptık.” dedi. Evet bakan Özer böyle söyledi ama ortada 6 bin yeni bina yok. Sadece mevcut okullar içinde var olan anasınıflarına “anaokulu” tabelası takmak var. Örneğin Ankara’da daha geçen hafta 95 yeni anaokulu tabelası daha çakıldı ve 250’yi geçti Ankara’daki reklam anaokulu sayısı. Listeden örnek sunalım:
5- Deprem bölgesindeki okulların açıldığını söylemekle okulların açılmış olmadığını, sadece reklama dönük olduğunu söylesek yerinde tespit olur diye düşünüyoruz çünkü henüz okula kavuşamayan sağlıklı eğitim ortamı sunulamayan onbinlerce çocuğumuz olduğu gerçeği ortada…
Uzun lafın kısası yılardır var olan eğitimde şu kadar yatırım yaptık, şu kadar iş yaptık … vs sözlerinin içinde sadece reklam var ama maalesef eğitim yok. Fakat reklam konusunda bakan ÖZER’in eline su dökebilen bir bakan var mı kamuoyunun takdirinde.
Özellikle Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Kariyer basamakları nedeniyle kendisini istifaya davet eden öğretmenlere “sayın bakanımızın imajını zedelemek ve bakanlığımız uygulamalarını itibarsızlaştırmak” şeklindeki kanunsuz suçlamalarla cezalar verilmesi talimatı veren bakan ÖZER bu yazıdan da aynı sonucu çıkarır mı bilmiyoruz ama MEB’in artık MRB’ye dönüşmesi sürecinin sonuna gelindiğini söylememiz ve örnekleri çoğaltılmamızın pekala mümkün olduğunu söyleyebiliriz.
Maksut BALMUK
Öğretmen