13 Temmuz 2025

Proje okullarında hami dönemi: MEB okulları vakıf himayesine bırakacak

ile Maksut Balmuk

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) yayımladığı Proje Okul Yönetmeliğini değerlendiren eğitimciler, proje okullarının hamilere bırakılmasına, “Tarikat-cemaat gibi yapılar ve belirledikleri kişilerden vazgeçilmediği gibi daha da sağlam bir hukuki alt yapı oluşturuluyor. Dini referanslı yapıların ve sermaye temsilcilerinin kuracakları vakıflara okullar bırakılamaz” tepkisini gösterdi.

MEB Proje Okul Yönetmeliğini yayımladı. Alınan karara göre özel program uygulayan okullar; bakanlık tarafından doğrudan belirlenebileceği gibi bakanlık tarafından yapılan proje protokolleri kapsamında da belirlenebilecek.

Yayımlanan yönetmeliği Cumhuriyet’e değerlendiren eğitimciler proje okul sayılarında düşüş yaşanacağını belirtti. Ortaöğretim genel müdürlüğüne bağlı okulların özel program uygulayan okullar olacağını ve bu okulların, (yani Anadolu, Fen ve Sosyal Bilimler liseleri) yüzde 1’lik dilimden öğrenci alacaklarını belirten eğitimci Özgür Bozdoğan, “Yönetmeliğin bu maddesi proje okul sayısının azalmasına neden olacak ve biz bu maddeye bakınca 8 Nisan tarihinde 9 bin 252 öğretmeni okullarından gönderme ısrarının nedeni şimdi daha iyi anlıyoruz. Öğretmenlerin gönderilmesinin nedeni bu okulların çok büyük bölümünün proje okulu kapsamından çıkarılacak olmasından kaynaklıymış. 8 Nisan’da öğretmenleri proje okulu yönetmeliğine göre gönderip sonra aynı okulları proje okulu olmaktan çıkarmak niyeti zaten açık ediyor” diye konuştu.

‘SAĞLIKLI OLAN AİLE YANINDA EĞİTİM’
Özel program uygulayan liselerde öğrencilerin tamamının yatılı olması kararını da eleştiren Bozdoğan, “Öğrenci ikamet ettiği bir ildeki okulda dahi yatılı kalmak durumunda olacak. Öğrenciler için en doğru ve sağlıklı olanının ailelerinin yanında eğitim almak olduğunu, yatılı eğitimin zorunlu koşullarda öğrencilerin eğitimine devam etmelerinin bir aracı olduğunu tüm eğitimciler bilir, eğitimle ilgili kaygısı olamayanlar bilmez. Ayrıca, Diyanet İşleri Başkanlığına yasayla eğitim kurumlarında ve yurtlarda din eğitimi verebilmesi ile ilgili bir yetki verilmesinin geçtiğimiz aylarda kabulü ile birlikte değerlendirmek gerekir. Böyle bir zorlama kabul edilemez” dedi

‘ÖĞRETMENİ YETERSİZ GÖRÜYOR’
Özel program uygulayan liselerde yabancı dil dersinin en az yüzde 30’unun o dilin konuşulduğu ülkelerde yükseköğrenimini yapan öğretmenlerce verilmesi kararına ilişkin de konuşan Bozdoğan, “Bu madde şu an okullarda çalışan öğretmenleri yetersiz görmekte. Ayrıca, yönetmelik bu öğretmenlerin alan öğretmeni olma zorunluluğuna dair bir düzenleme yapmamış. Bu haliyle de okullara çok sayıda yurtdışında özel üniversitelerde eğitim almış veya farklı alanlarda eğitim almış öğretmen atanmasının önünü açabilir” ifadelerini kullandı.

‘KAMU OKULLARININ HAMİSİ HALKTIR’
Özel program uygulayan proje okullarında hamilerin vakıf kurabileceğini veya vakıf tüzüğünde değişiklik yapabileceğini ifade eden Bozdoğan, “Kamu okullarının hamisi halktır, devlettir başkası olamaz. Bu madde okulların MEB’in kontrolünden çıkarılarak bazı yapıların kontrolüne girmesine neden olabilir ki bu kabul edilemez. Dini referanslı yapıların ve sermaye temsilcilerinin kuracakları vakıflara okullar bırakılamaz. Proje okulu uygulaması başladığı 2014 yılından bu yana eğitime çok zarar verdi, öğrencileri ve öğretmenleri mağdur etti ve etmeye de devam ediyor; bu uygulamanın tamamıyla sonlanması ve okullarından hukuksuzca gönderilen 9 bin 252 okullarına geri dönmesi gerekir” dedi.

‘HUKUKİ ALT YAPI OLUŞTURULDU’
Eğitimci Maksut Balmuk ise yönetmelikle proje okullarında hami döneminin başladığını duyurdu. Okulların proje okulu olabilmek için kendilerine hami arayacaklarını ya da hamilerin okullara entegre edileceğini söyleyen Balmuk, “Yani ülkenin en başarılı çocuklarının okuduğu (LGS’de yüzde 1’lik dilim) köklü ve başarılı okullar adeta hamilerin himayelerine verilecek” dedi. Proje okullarının iktidarın özel bir projesi olduğunu 2014 yılından beri defalarca dile getirdiklerini ve bu proje ile en köklü okulların içinin boşaltılacağını iddia ettiklerini anımsatan Balmuk, “Bu iddiamız hami uygulamasıyla yeni bir boyut kazanmıştır. Tüm kamuoyu gibi eğitim emekçilerinin de şikayetçi olduğu okullarda protokol adı altında cirit atan dernek, vakıf ve diyanet (aslında tarikat-cemaat) gibi yapılar ve belirledikleri kişilerden vazgeçilmediği  gibi daha da sağlam bir hukuki alt yapı oluşturulduğu görülmektedir” ifadelerini kullandı. “Bir okul proje kapsamı dışına çıkınca sınavla öğrenci alsa da öğretmenlerinin görev süresi dört yıl değil süresiz oluyor” diyen Balmuk, iki ay önce binlerce öğretmenin okullarından uzaklaştırılmasını “Plansızlık, programsızlık, akıldan, bilimden uzaklaşma” ifadeleriyle açıkladı.

Maksut Balmuk
Öğretmen, yazar

Kaynak:Cumhuriyet

Yazının Tamamı

Proje Okullarında Hami Dönemi
MEB proje okulu belirlemesine ilişkin yönetmelik yayımladı.
Yönetmeliğe göre derslik sayısı, tüm kız/erkek öğrencileri barındırabilecek pansiyon, spor salonu, resim, müzik atölyeleri gibi şartları getirse de bu şartlar olmasa da okullar bakanlıkça doğrudan da proje okulu ilan edilebilecek.
Yayımlanan yöntemliğe göre ülke genelinde sayısı 3 bine dayanan proje okulu büyük oranda azalacaktır.
1 Eylül 2025’e kadar mevcut proje okullarından hangilerinin bu şekilde devam edeceği belirlenecektir.
Okulun proje okulu olup olmamasının sınavla öğrenci alıp almamayla ilgisi yoktur. Yani LGS sonucuna göre öğrenci alımı aynı şekilde devam edecektir. Okul 1 Eylül 2025’e kadar proje okulu kapsamından çıkarılsa da sınavlı kayıtlarına devam edilecektir. Çünkü MEB 22.02.2025’de yaptığı değişikliğe göre “Merkezi Sınav Puanıyla Öğrenci Alan Okul” kavramını getirmişti. Böylece proje okulu olarak adlandırılmasalar da sınavla öğrenci alan okullar uygulaması sürecek. Şu anda LGS’ye göre tercih yapacak öğrencileri etkileyen bir durum olmayacaktır.
Bugün yayımlanan yönetmeliğe göre artık bu okullar iki kategoriye ayrılmıştır:
– Özel program uygulayan okullar
– ⁠Özel proje uygulayan okullar
Özel programa uygulayanlara

Bünyesinde imam hatip ortaokulu, hafızlık eğitimi bulunan okullar da yönetmelik kapsamında ve bu okullara da yapılacak özel sınavla öğrenci alınabilecek.
Yönetmeliğin en dikkat çeken yanı ise “hami” kavramının getirilmesi.
Okullar proje okulu olabilmek için kendilerine HAMİ arayacaklar ya da HAMİ’ler okullara entegre edilecekler desek yanlış olmaz. Gerçek kişilerin yanında tüzel kişilikler (örneğin) Vakıflar da hami olabilecek.
Yani ülkenin en başarılı çocuklarının okuduğu (LGS’de %1 lik) , ülkenin en köklü ve başarılı okullar ve öğrenciler yönetim ve öğretmen tayininde dahi etkili olarak adeta HAMİ’lerin himayelerine verilecek.
2014 yılından beri proje okullarının iktidarın özel bir projesi olduğunu. Bu proje ile en köklü okullarımızın içinin boşaltılacağını (müdürleri protesto eden öğrencilerle ilgili örneklerde olduğu gibi) diğer taraftan kendi proje okullarını yaratacaklarını (Sosyal Bilimler ve Fen Lisesi programı uygulayan Anadolu İmam Hatip Liseleri örneğinde olduğu gibi) iddia etmiştik. Bu iddiamız hami uygulamasıyla yeni bir boyut kazanmıştır.
Ayrıca bir okul proje kapsamı dışına çıkınca sınavla öğrenci alsa da öğretmenlerinin görev süresi dört yıl değil süresiz oluyor.
Öyleyse iki ay önce binlerce öğretmen (bakanlığa göre 6bin diğer kaynaklara göre 9bin proje okulu öğretmeni) neden okullarından edildi? Sorusunun cevabı nettir: plansızlık, programsızlık, akıldan, bilimden uzaklaşma …
Tüm kamuoyu gibi eğitim emekçilerinin de şikayetçi olduğu okullarda protokol adı altında cirit atan dernek, vakıf ve diyanet (aslında tarikat cemaat) gibi yapılar ve belirledikleri kişilerden vazgeçilmediği gibi daha da sağlam bir hukuki alt yapı oluşturulduğu görülmektedir.
Bu nedenle tekrar edelim ki anlayış değişikliği olmadıktan sonra MEB de yapılacak her değişiklik anlamsızdır. Anlayış değişikliği de kişilerin/bakanların değişimi ile olmamaktadır maalesef.