MEB’E BİRKAÇ TAVSİYE
MEB’in hastalık boyutuna varan bazı yaklaşımlarını daha önce ele almıştık… http://www.memurlar.net/haber/452955
Şimdi de tavsiye niteliğinde birkaç eleştiri koyalım:
Daha önce eleştiri onumuz olan TEOGS da Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi çıkarılmalıdır. Çünkü haksızlığı gidermek için başka formül yok.
Bu dersten muaf öğrenciler sistemde dezavantajlılar. Bu hesaplamada yapılan ve sonradan düzeltilen hata kaynaklı değil.
Bizim öğrencilerimiz Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinden genellikle diğer derslere göre (Fen,Sosyal,Türkçe,Matematik, Yabancı Dil) daha başarılılar. Hem okulda hem de TEOG Sınavında. Bu böyle olduğu sürece muaf öğrencilere Matematiksel olarak yanlış yaparsınız. Bir adım geriden gel dersiniz.
Örnek söyleyeyim:
1- Muaf olmayan bir öğrenci: Tüm derslerden okul ortalaması 100 olsun. TEOGS puanları da tüm derslerden 95 ve sadece Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden 100 olsun.
Muaf olan bir öğrenci: Tüm derslerden okul ortalaması 100 olsun. TEOGS puanları da tüm derslerden 95 ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf olduğu için girmemiş olsun bu durumda
Muaf öğrenci geride kalır.
Bu dersin sınavda değerlendirmeye alınmaması halinde iki öğrenci neredeyse eşit olurlar. Neredeyse diyoruz çünkü: muaf olmayanın okuldaki DKAB ders ortalaması diğer derslerinden yüksek ise dezavantaj devam eder.
Bu puan farkı 0-30 puan aralığında değişecektir. Bu da azımsanmayacak bir puandır. Burada Matematiksel bir gerçekten bahsederken insanların bu derse karşı çıkılıyor yaklaşımı sergilemeleri çok da adil ve ahlaki olmayacaktır.
Dinimiz İslamiyetin temelini oluşturan Adalet için başka formülü olan varsa bizi Matematiksel olarak ikna etsin biz de rahatlayalım tüm vatandaşlarımız adına.
Bu noktada bir öğrenci dahi etkileniyorsa bu düzeltme yolu seçilmelidir. Gerçi 2013 SBS skandalı ile ilgili olarak sayın bakan 40-45 öğrenci etkilenir dediği halde o öğrenciler bile göz ardı edilebildiğine göre bu yaklaşımı beklemek ne kadar doğru siz düşünün…
Söz SBS-2013 e gelmişken MEB hukuk devleti ilkesine inanıyorsa kanun gereği en geç bir ay içerisinde 2013 SBS nin mahkeme kararı doğrultusunda hesaplamayı yapmalı ve yerleştirmeler için yargı kararını uygulama yoluna gitmelidir.
Son TEOG Sınavına yönelik yaptığım incelemede (ki bakanlık ortalamalar yönelik verileri, illere yönelik durumları paylaşsa daha yerinde değerlendirme yapılabilir.) Öğrencilerde eşitsizlik yaratan yukarıdaki hususun dışında Yabancı Dil dersinde de farklılıklarla karşılaştığımız göze çarpıyor. Bu noktada da tedbir almamız şart diye düşünüyorum. Bu dersimizi yeniden ele almamız gerekiyor. Bir öğrenci 12 yıllık zorunlu eğitimi süresince neredeyse 10 yıl boyunca yabancı dil dersi aldığı/alacağı halde kendi meramını dahi anlatamıyorsa büyük bir sorun var demektir.
MEB’deki bir başka hastalık ise kendilerine bir şekilde yakın gördükleri herkesi dost sanmaları. Unutmasınlar ki her dost dosdoğru dost olmuyor. Düne kadar farklı söylemeleri olanlar bugün iki takla attılar diye yükseltilirlerse makam mevki sahibi edilirlerse bu eğitime de yükseltenlere de zarar verir.
Bir hükümet elbet ki kadrolaşma yapmalıdır. Güvendiği kadrolarla elbet ki çalışmalıdır. Fakat bu oturulan koltukları, makamları küçültecek şekilde yapılmamalıdır.
Kadrolaşmada aşağıdaki anlayışı sergilemelidir:
1- Hizmetin gereği ve kamu yararına uygun olarak, adama göre makam değil makama göre adam bulunarak o ağırlığı kaldıracak insanların getirilmesi sağlanmalıdır.
2- Evet etrafınızdaki (Müsteşar yardımcısı, genel müdür, daire başkanı… vs ile sınırlı kalmalıdır. Kalkıp İstanbul Erkek Lisesine müdür ataması nasıl olacak?, A ilinin müdür atamaları için mülakat komisyonuna müdahale edeyim, şube müdürü yada okul müdürünü istediğim kişilerden seçmek için nasıl yol izlemeliyim diye düşünmemelidir…
3- Kariyer sistemini oturtmayı seçmelidir. Örneğin bir İl/İlçe Müdürü ataması yapılacaksa kimin atandığının önemine kafa yormalı. O ilçenin ağırlığını, o görevin sorumluluğunu kaldırabilir mi? O göreve geldiğinde değişir mi? Kendine mi, makama mı saygınlık kazandırır? Yöneteceği kurumlar kabullenirler mi? Sorularına bakmalı, yandaştı, siyasetti, sendikaydı, akrabaydı, hemşeriydi, … değil kariyer-liyakat-hizmetin gereği-kamu yararı dörtlüsü ile hareket edilmelidir.
Son günlerde gündeme gelen bir başka konu Teşkilat Yasasının değişeceğine yöneliktir.
Sayın bakan ya da müsteşar o bu noktada doğru yoldadırlar. 652 sayılı KHK ile 2011 de yapılan değişiklikle Genel Müdür yardımcılıkları kaldırılmış yerine Grup Başkanlığı kavramı getirilmişti. Böylece tüm kadrolar bir anda yerlerinden oynatılmıştı. Biz de bu anlayışın holdingi andırdığını (inşaat grup başkanı, otomotiv grup başkanı…) ve doğru bulmadığımızı belirtmiştik.
Halihazırda MEB’le ilgili bir yasa meclise gelmişken kangrene dönen ve Anayasa mahkemesi kararına rağmen 8 yıldır çözümlenemeyen Uzman Öğretmenlik sorunu da çözümlenmelidir.
Norm kadro yönetmeliğinden halen ses seda yok…
Öğretmen atama ve yer değiştirme yönetmeliğinin bir çok maddesi sorunlu…
Yönetici atamada yeniden atama sorununa el atacak bir Müslüman bekleniyor. Okullarda yönetici sorunu var. İstanbul’da binlerce müdür yardımcılığı kadrosu boş ve sınav kazanan da kalmadı. Bunun yeniden atamaya el atın ve sınav açın atamalar için böylece bir nebze rahatlatın insanları, okulları…
Bunlar bizim tavsiyelerimiz olmakla beraber almak yada almamak ilgililere aittir. Biz en azından tarihe not düşmüş olalım. Varsa hatamız her zaman konuşmaya ve özür dilemeye hazırız. Kelimesine dokunmadan haklı açıklamaları yayımlamaya da…
Maksut BALMUK
Eğitimci Danışman