MEB Öğretmen Atamada Hukuku Dolanarak Algı Yaratıyor
Sözleşmeli öğretmen atamaya ilişkin yönetmelikte yapılan değişiklik ile KPSS puanının yüzde 50, Sözlü sınav puanının yüzde 50’sinin alınması uygulamasına geçildi.
Yapılan değişikliğin Türkçesi şudur: aslında KPSS’de sözlü sınavdır. Evet KPSS’nin de sözlü sınav olduğu söyleniyor. Kanun sözlü sınava göre atama yapılır derken MEB KPSS+Sözlü Sınavla atama yapacağım diyerek hukuku dolanmaktadır.
652 sayılı KHK “…Bakanlık tarafından yapılacak sözlü sınav başarı sırasına göre atanır.” Derken yapılan yönetmelik düzenlemesine göre “ Sözlü sınav başarı puanı KPSS puanının yüzde 50’si ile sözlü sınavdan alınan puanın yüzde 50’si alınarak belirlenir.” Şeklinde sözlü sınav başarı puanı diye bir tanımlama yapılarak dolanılıyor hukuk.
Oysa ki hukuk devletinde üst normda olmayan kuralı alt norma koyamazsınız. Yani KHK ile kanun ile yapılmış düzenlemeyi yönetmelikle değiştiremezsiniz.
Akla gelen bir hatırlatma ile devam edecek olursak;
Yıl 2004: MEB yönetici atamalarında mülakat uygulamasını yönetmeliğe koyuyor. Danıştay mülakat üst normda yok yönetmeliğe koymak doğru değil deyip iptal ediyor.
MEB yargı kararını uygulamak için 2006’da yönetmelikten mülakatı çıkarıyor bu kez de sözlü sınav getiriyor.
Evet mülakatı sözlü diye değiştirip istediğini yapmaya çalışan bir anlayıştan bahsediyoruz. Tabii ki sözlü sınavı da iptal ediyor Danıştay. 2004-2006 yıllarında kanunda olmayanı yönetmelikle aşmaya çalışan MEB zaman içinde mülakatı kanun maddesi yaparak her aşamada mülakatı hakim kılmayı başardı. Bir de hain FETÖ darbe girişimi sonucunda iktidara verilen sınırsız KHK yetkisiyle sözleşmeli öğretmen alımında da sözlü sınav hakim kılındı.
Şimdi ise kanunda sözlü sınav esas derken yönetmelikle KPSS’yi de işin içine alıyorum diyor.
İlk bakışta öğretmen atamada olumlu bir durum diye bakılabilir. KPSS’nin de etkisi olması doğru bir şey denilebilir fakat bu hukuk kuralları dolanılarak yapılırsa karşı çıkılmalıdır. Aksi halde işimize gelen her şey de hukuk kuralları dolanılabilir.
Bugün KPSS’de sözlü sınavdır mantığını yönetmelikle hukuk kuralı yapmaya çalışanların yarın kanunda olmadığı halde imam hatip mezunu olmak da sözlü sınavla eşdeğerdir, a partisine üye olmak da eşdeğeridir, takla atmak da sözlü sınavla eşdeğerdir derse nasıl karşı çıkılacaktır?
Kaldı ki sözlü sınavın yüzde 50 , KPSS’nin yüzde 50 alınmasının hiçbir anlamı yoktur. Sözü sınavın nasıl yapıldığı, objektifliği ortada iken değil yüzde 50, yüzde 10 dahi olsa fark etmez. Ayrıca sözlü sınav baraj sopası da iktidarın elindedir. Yani KPSS’den 100 tam puan alan bir öğretmene sözlü sınavda 59 verildiğinde tercih hakkı bulunmamakta yani atanamamakatadır.
Bakan Tekin’in yüzde 50 KPSS puanı, yüzde 50 Sözlü sınav puanını esas alacağız söyleminin arkasında durulabilmesi için bulunan formül hukuk dışı olup “… bakınız KPSS’nin yüzde 50’sini alalım dedik muhalefet ona da karşı çıkıyor” argümanını kullanarak tepkilerin bastırılması düşünülmektedir desek yalan olmaz.
Çözüm TBMM’dedir. Kanunu yönetmelikle değiştiremez, esnetemezsiniz. Bu aynı zamanda TBMM’nin yasama yetkisinin gaspıdır. TBMM ye saygısızlıktır.
İktidar KPSS’nin yüzde 50’si uygulamasını getirmek istiyorsa yapacağı düzenleme kanuni düzenleme olması gerekirdi fakat Cumhurbaşkanının mülakatı kaldıracağız sözü ortada iken konunun TBMM’ye getirilerek tartışmaya açılmasının yaratacağı toplumsal baskı iktidarı dolaylı yollara sürüklemiştir.
Gidilen yol doğru değildir. Kendi menfaatimize uygun dahi düşse hukuka aykırı uygulamaların karşısında durmak; cumhuriyete, demokrasiye, kuvvetler ayrılığına ve hukuk devleti ilkesine inancımızın gereği olmalıdır.
Maksut BALMUK
Öğretmen