19 Eylül 2024

Eğitimde İlk Hafta….

ile Maksut Balmuk

Devlet organizasyonu günü kurtarmaya değil geleceği de planlamaya yönelik büyük bir mekanizmadır. Son yıllarda kuralımız ise maalesef kervan yolda dizilire dönüşmüştür. Bunu en azından eğitim için söylememiz mümkündür.

Okullarda ders zili 86 gün sonra yeniden çaldı. Ders zilinin çalması ile birlikte hazır olan sadece çocuklarımızdı sanırım. Çünkü onların heyecanı her daim canlıdır, sıcaktır.

Bir çok okul fiziki olarak hazır değildi, ders kitaplarını masa üstünde bulamadı öğrenciler. Poşetten dahi tasarruf yapılmıştı. Lise 1. Sınıfta 15 ders kitabını kollarının altına vermek zorunda kaldık.

2023-2024 eğitim öğretim yılı müfredat tartışmalarının odağında zaten sorunlarla kapanmışken ders zili çaldığında sözde eğitimlerle yeni müfredata başladılar okul öncesi, ilköğretimde 1, 5, ortaöğretimde( lisede) 9 sınıf öğrencileri. Öğretmenler hazır değilken pilot uygulaması dahi yapılmamış müfredatın, formatörlerin eğitiminden sonra dahi revizyona uğradığı görüldü. Yeni müfredat öyle mükemmel(!) hazırlanmış ki örneğin çocuk 9.sınıfa gelen mükemmel (akademik olarak eksiksiz) gelmişse yeme de yanında yat misali. Oysa ki Türkiye gerçeği bu mu??? Okul öncesini o kadar kağıda boğmuşlar ki sadece kağıtlarla uğraşsalar eğitim öğretim yılı biter.

86 gün sonunda açtığımız okullarımızda yardımcı personel yoktu temizlik güvenlik aksadı aksıyor. MEB yıllardır kadrolu personel almadığı gibi İŞKUR kanalıyla her yıl asgari ücret ile geçici olarak çalıştırılan personeller de yoktu artık ve 8bin TL haftanın 3 günü çalışacak, sigortasız elemanlar aranmaya başlandı. Bu uygulamayı icat edeni gerçekten alkışlamak gerekir. Belki birkaç gün sonra öğrenciler de 3 gün gelsinler tasarruf tedbirleri var, öğretmenin ek dersinden, elektrikten, sudan hatta zamandan dahi tasarruf edeceğiz denilebilir ki ikili eğitim yapan okullarda çocukların eğitiminden %25 azaltmaya gidildi. Nasıl mı?

MEB inanılmaz bir genelge yayımladı ve ikili eğitim yapılan okullarda ders saati 40 dakika yerine 30 dakika uygulanabilir dedi. Bunun anlamı ikili eğitim yaptırılarak zaten mağdur edilen öğrenciler bu kez de ders saati yönünden %25 mağdur edilecekler. Üstelik hukuki dayanağı olmayan bir uygulamaya imza atılıyor.

Geçmiş yıllarda haftalık ders saati sayısı çok fazla olan yani ikili eğitim yapıldığında sabah namazı ile başlayıp yatsı ile bitebilen meslek liselerinde bu ve benzeri uygulamalar yapılmıştı. Akademik olarak zaten gözden çıkarılmış, üniversite yolu zaten kapatılmış meslek lisesi öğrencileri için sineye çekilen bu uygulamaya bu yıl ilk kez İlkokul, ortaokul ve Anadolu liseleri de eklendi. AKP iktidarlarına kadar liselerde dahi haftalık 30 saat olan ders saatleri dini derslere yer açabilmek için 35-40-44’lere kadar çıkarıldı.

Anadolu liselerinde ikili eğitime geçiş tarih yazdığında bakan sayın Prof.Dr. Ziya Selçuk idi şimdi ise ikili eğitim yapan okullarda ders saatinin 30 dakikaya indirilmesini yazdı tarih.

Eğitimde aslolan normal eğitim ise neden ikili eğitim var? Tabii ki bina, derslik yetersizliğinden. Derslik, bina neden eksik? Deprem bölgesi hariç tabii ki plansızlıktan. Geleceği planlayamadığımızdan. Ve eski binaları depreme karşı güçlü kılmak için yapılan güçlendirme ya da yeniden yapımlardan kaynaklı. İstanbul’un göbeğinde dahi sağlam olmadığı için yıkıldığı halde iki yıldır tek çivi çakılmayan okullar var. Çocukların kağıt üstündeki okulları ile mezun olacakları okullar farklı olacak maalesef.

86 günde öğretmenlerin atamalarını da bitiremedik. Yönetici eksikliği (özellikle de meslek liselerinde) devam ediyor. Okullar açıldıktan sonra yaklaşık 100bin öğretmeni ilgilendiren norm kadro fazlası atamaları için düğmeye basıldı üstelik normlar 2023-2024’e göre olmadığı halde. 100 bin öğretmenin akibeti de halen belirsiz desek yeridir.

2024’un başlarında başlayan 20bin öğretmen ataması da bir muammadır gidiyor ve Danıştay kararı gerekçesiyle süreç uzatıldıkça uzatılıyor ve korkarım 2025’i bulacak göreve başlamaları.

Ve LGS sınavında bir sorunun iptali gençler okula başladıktan sonra bomba gibi düştü desek yeridir. Yeni bir karmaşa ile karşı karşıya kalındı. Yargı kararları 30 gün içinde uygulanmak zorunda anayasamıza ve yasalara göre.

MEB’in karara itiraz sürecinin beklenmesi gibi bir durum dahi olamaz anayasa ve yasalar gereği. Evet anayasa ve yasalar gereği.

Sorunlar sadece bunlardan mı ibaret?

Tabii ki değil. Eğitimde sorunlar anlayış kaynaklı. İktidarın temel anlayış ve yaklaşımını bu hafta Hulusi AKAR ortaya koydu. Eski gene kurmay başkanı ve milli savunma bakanı, şimdi de milletvekili AKAR “Eğitimin amacı bilgi değildir; Allah korkusu ve kuldan utanmaktır” diyerek koydu noktayı. Bunun üzerine diyanet işleri başkanı da eğitimi kuran kursları açılışında özetledi. 4-6 yaş çocukları Diyanete adeta bırakan MEB’e ise söyleyecek söz kalmadı bile.
Eğitimde anlayış değişmediği sürece sorunlar da bitmeyecektir. Her önüne gelenin eğitim ile ilgili sözü olacak ve bu sözler otorite olarak dahi kabul edilebilecek…

Maksut BALMUK
Öğretmen, Yazar