MEB, Sözlü Sınavdan vazgeçemiyor
Sözlü sınav sevdasından vazgeçilmeli eğer mutlaka olacaksa da sözlü sınavın etkisi yüzde elli olmamalı, yazılı sınavı bertaraf edecek nitelikte hiç olmamalıdır. En çok yüzde 5-10 bandında olmalıdır. Sözlü sınav akademisyenlerin, sendika temsilcilerinin de yer aldığı komisyonlarca yapılmalı ve mutlaka kayıt altına alınmalıdır.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra söylenen kamuda liyakat esas alınacak, artık ders çıkarılması gerekiyor söylemlerine rağmen her kademede (şube müdürlüğü, okul müdürlüğü, sözleşmeli öğretmenlik alımı…. ) sözlü sınav hakimiyeti var üstelik aratarak devam ediyor.
Sözü sınavın anlamının ne olduğunu ya da ne kadar adil yapılırsa yapılsın tartışma konusu olacağını herkes biliyor. Bu tartışma hakkı ile atanana da, haksızlık yapılana da zülüm gibidir. Atanan ayrı suçlanıyor atanamayan ayrı.
Son olarak MEB Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirmeye ilişkin taslak yayımladı ve bu taslakta da maalesef sözlü sınav var.
Son 20 yılın Yönetici Atama sistemlerini bir hatırlayalım ki nereden nereye gelmişiz bir analiz yapmış olalım:
Tam 20 yıl önce 23.09.1998 tarihli yönetmeliği göre okul müdürü olmak için;
– Merkezi yazılı sınava gireceksiniz başarılı olacaksınız,
– Ardından eğitim yönetimi alanında hizmet içi eğitime (üniversiteler yönetiminde) alınacaksınız,
– Hizmet içi eğitimden sonra sınav yapılacak ve buradan alacağınız puana göre A tipi, B Tipi, C Tipi okul müdürü olabilir diye sertifika sahibi olacaksınız. İşte bu aşamadan sonra atama süreci olacak.
– Değerlendirme formu var ve formda öğrenim durumu, sicil, ödül, yöneticilik kıdemi, öğretmenlik kıdemi, yazdığınız kitaplar, yayımlanmış makaleler…. Gibi kriterler var.
11.01.2004 tarihli yönetmelik:
Mülakata gireceksiniz, mülakatta başarılı olursanız atamaya yetkili amirlerce valilik/bakanlık tarafından atanacaksınız.
Bu yönetmeliğin mülakat maddesi durdurulunca bu kez de değerlendirme kriterlerine göre (öğrenim durumu, sicil, ödül, yöneticilik kıdemi, öğretmenlik kıdemi… ) verilecek puan doğrultusunda atamaya yetkili amire teklif yapılacak amir ilk 5 ten istediğini atayacak.
04.03.2006 değişiklik yönetmeliği:
Yine yargı kararı gereği değişikliğe gidilmiş ve bu kez başarı barajı olmayan merkezi sınav, sözlü sınav, takdir puanı ile değerlendirme kriterlerine göre atama düzenlenmiş.
Mülakatı durduran yargı doğal olarak Sözlü sınavı da takdir puanını da durdurdu ve vekaleten yöneticilik devam etti.
13.04.2007 yönetmeliği
Bu yönetmeliğe göre ilçe müdürü teklif edecek vali atayacak. Adeta hiçbir kriter yok.
Bu yönetmelik ile bir ayda 15bin atama yapılmış ve bu yönetmeliğin yanı sıra bu yönetmelikle yapılan atamalar da yargı tarafından iptal edildi.
24.04.2008 yönetmeliği
Bu yönetmelikte de yazılı sınav yok, sözlü sınavda yok ama ödüller (teşekkür, takdir, aylıkla ödül) ağırlıklı puana sahip. Hatta yüksek lisans, doktoradan dahi kıymetli bir yaklaşım var.
Yine yargı kararları ve iptaller söz konusu olmuştur.
13.08.2009 yönetmeliği
Sendika temsilcilerinin de katılımıyla bakanlıkta yapılan toplantılar sonucu ortaya çıkan yönetmelik. Yazılı sınavda başarılı olanlar yazılı sınav puanının yanı sıra değerlendirme kriterleri (öğrenim durumu, sicil, ödül, yöneticilik kıdemi, öğretmenlik kıdemi… ) de puanlanarak atama yapılması söz konusu. Bu yönetmeliğe dava dahi açılmadı denilse yeridir. Ve yıllar sonra asaleten atamalar yapılabildi.
28.02.2013 yönetmeliği;
Rektör atamalarına benzeyen bir sistem ve uygulanması mümkün olmadığından hiç uygulanamadı.
04.08.2013 yönetmeliği;
Yazılı sınav sonucunun yanış sıra sözlü sınava dayalı bir sistem söz konusu. Yargı daha önce defalarca sözlü sınava geçit vermediği halde getirildi. Fakat buradaki ayrıntı 2011 yılında kaldırılan 3797 sayılı teşkilat yasasının yerine getirilen 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede sözlü sınav var. Yani adeta minareyi çalan kılıfı hazırlar nitelikte. Kanunda olunca idari yargının durdurmasına imkan kalmamaktadır.
10.06.2014 yönetmeliği:
Bu yönetmelik öncesinde çıkarılan dershanelerin kapatılmasına ilişkin kanunda yer alan hükümlere göre okul yöneticiliği atama olmaktan çıkarılarak 4 yıllığına görevlendirme bir sisteme dönüştürülmüş, aynı kurumda 8 yıldan fazla çalışılamaması da yerini almıştır.
Burada da müdürlük görevinin uzatılabilmesi için ilçe milli eğitim, okul öğretmenleri, aile birliği temsilcisi, öğrenci temsilcisinin yaptığı değerlendirme esası var. Ama puanlamada ağırlık okul dışı paydaş olan ilçe milli eğitim müdürlüklerinde.
İlk kez müdür olacaklar için ise sözlü sınav baş aktör.
06/10/2015 ve 22.04.2017 yönetmeliklerinde;
Bu yönetmeliklerde de sözlü sınav hakimiyeti söz konusu.
Bakanlığın yayımladığı son taslağa gelince;
Şu anda yönetici olmayıp Müdür ya da diğer kademelere yönetici olacaklarda;
Yazılı sınav yıllar sonra geri gelmiş ama ağırlık sözlü sınavda. Yazılıdan 60 puan alan başarılı oluyor ve yazılı sınav ile sözlü sınav puanının ortalaması ile atama yapılacak. Bu durum hem müdürlük için hem de diğer kademeler için aynı.
Yani MEB Sözlü Sınavdan vazgeçemiyor. Getirilen yazılı sınav anlamsız kalıyor. Yürürlükten kalkan yönetmeliğe göre değerlendirme formu kriterlerine göre en yüksek puanlı olanlar mülakata çağrılırken bu kez yazılı sınav puanı üstünlüğüne göre çağrılacak.
Atamada yüksek lisans, doktora, ödül, yöneticilik kıdemi, öğretmenlik kıdeminin hiçbir önemi yok. 20 yıl önce iki aşamalı sınav, hizmet içi eğitim yer alırken ve bu da yetmeyerek değerlendirme kriterleri arasında öğrenim durumu(lisans, yüksek lisans, doktora, hizmet içi eğitim, sicil, ödül, yöneticilik kıdemi, öğretmenlik kıdemi, yazdığınız kitaplar, yayımlanmış makaleler…) yer alırken gelinen noktada ön plana çıkan unsur sözlü sınav olmakta üstelik tüm tartışmalara rağmen.
Sözlü sınav sevdasından vazgeçilmeli eğer mutlaka olacaksa da sözlü sınavın etkisi yüzde elli olmamalı, yazılı sınavı bertaraf edecek nitelikte hiç olmamalıdır. En çok yüzde 5-10 bandında olmalıdır. Sözlü sınav akademisyenlerin, sendika temsilcilerinin de yer aldığı komisyonlarca yapılmalı ve mutlaka kayıt altına alınmalıdır.
Liyakat için önemli kıstas olan öğrenim durumu, ödül, yöneticilik kıdemi, öğretmenlik kıdemi, yazılan kitaplar, yayımlanmış makaleler…) mutlaka değerlendirmeye alınmalıdır.
4 ya da 8 yılını dolduran yöneticilerde;
Müdür Başyardımcılığı ve Müdür Yardımcılığı için Ek-1 Formun A bölümü dikkate alınacak.
Bu konudaki madde şöyle;
“MADDE 28 – (1) Bulunduğu eğitim kurumunda dört ya da sekiz yılını dolduran müdür başyardımcısı ve müdür yardımcılarının aynı ya da farklı eğitim kurumlarına yeniden görevlendirmeleri Ek-1’de yer alan Formun (A) Bölümü üzerinden yapılacak değerlendirme sonucu puan üstünlüğüne göre yapılır.”
Yani Ek-1 puan üstünlüğü söz konusu olacak.
Müdürlük için;
Müdürlük için Ek-1 formun A ve B bölümleri belirleyici gibi görünüyor fakat;
Formun A bölümünde puanlar varsa da B bölümünde puanlar yoktur.
Ayrıca yönetmeliğin konuya ilişkin maddesi;
“MADDE 27 – (1) Bulundukları eğitim kurumunda dört ya da sekiz yılını dolduran müdürlerin aynı ya da farklı eğitim kurumlarına yeniden görevlendirmeleri, Ek-1’de yer alan Formun (A ve B) bölümleri üzerinden yapılan değerlendirme göz önünde bulundurularak il milli eğitim müdürünün teklifi üzerine valinin onayı ile yapılır.”
Evet komisyon çalışacak değerlendirme yapacak ve il müdürüne sunacak. İl Müdürü de valiye teklif edecek ve vali görevlendirmeyi yapacak.
Burada hiç istenmeyen sözlü sınav dahi yok sübjektif kriterler ve bu kriterler çok olumlu olsa da keyfiyete dayalı bir sistem var.
MEB en azından son 20 yılda bu alanda yaşananları göz önüne alarak bir değerlendirme yapmalı, kariyeri bariyer, liyakati itaat olarak görmeyen bir anlayışı hakim kılmalıdır.
Maksut BALMUK