12 Haziran 2023

ÇEDES Projesi Dindar ve Kindar Nesil Projesinin Yeni Ayağıdır…

ile Maksut Balmuk

ÇEDES Projesi Nedir?

Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES);  Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan bir protokol ile uygulanmakta olan bir proje. 2021 yılında başlayan proje hız kazanmış ve ülke geneline yayılmıştır.

Projenin Amacı

Projenin amacına protokoldeki cümlelerle bakacak olursak;

“Öğrencilerimizin “millî, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerimizi benimseyen, koruyan ve geliştiren fertler olmalarına” ayrıca çağın ve geleceğin becerileriyle donanmış, bu donanımı insanlık hayrına sarf edebilen, bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı; millî, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerimizi kendi yaşantılarında inşa etmiş; akl-ı selim, kalb-i selim ve zevk-i selim sahibi, bedensel ve sosyal bakımdan dengeli bireyler olarak yetiştirilmesine katkı sağlamaktır.”

Proje amacına bakıldığında 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununda yer alan  Türk Milli Eğitiminin Temel Amaçlarından alıntılandığı görülmektedir.

Kanunda ilk amaç olarak;  “Türk Milli Eğitiminin genel amacı,Türk Milletinin bütün fertlerini, 1. (Değişik: 16/6/1983 – 2842/1 md.) Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek;”

Olduğunu görürüz.

Evet, bu projedeki amaçlar Türk Milli Eğitim Sisteminin amaçlarından bir kaçıdır ama sadece bir kaçı.

MEB’in Amacına Aykırılık

Yine aynı kanunda “Eğitim ve öğretim hizmetinin, bu kanun hükümlerine göre Devlet adına yürütülmesinden, gözetim ve denetiminden Milli Eğitim Bakanlığı sorumludur. “  maddesi  vardır. Yani milli eğitimin temel amaçlarını yerine getirmek MEB’e aittir. MEB bu proje ile adeta asli görevini devretmektedir. Hukuka aykırı olan ve karşı çıkılması gereken en temel nokta burasıdır.

Projede Hangi Faaliyetler Yapılacak?

İletişim becerileri, Medya okur yazarlığı, siber zorbalık eğitimleri, kitap okuma etkinlikleri, dini eğitim, Kuran-ı Kerim öğretimi, okul ve sınıf etkinlikleri, çevre, çevrenin korunması ve doğa etkinlikleri, yardımlaşma etkinlikleri, kamp, gezi, ramazan etkinlikleri, yardımlaşma etkinlikleri, spor etkinlikleri…

Yani devletin mutlaka yapması ve MEB’in sorumlu olduğu tüm eğitim ve etkinlik çalışmaları bu projede var.

Okullardan izciliği, spor, sanat, kültür faaliyetlerini  kaldıran iktidar bu etkinlikleri Diyanet ile birlikte planlamaktadır.

Burada dini eğitim hariç Diyanet’i ilgilendiren bir alan kesinlikle yoktur.

Proje Uygulama Mekanları,

Okullar vasıtasıyla DİB’e bağlı Gençlik Merkezleri, okuma salonu, genç ofis, cami ve DİB Gençlik Çalışmaları Yönergesi kapsamında faaliyet gösteren mekânları,  GSB’ye bağlı Gençlik Merkezi, Spor Tesisi, Genç Ofis ve Kitap Kafe, yani MEB, Diyanet ve GSB ye ait tüm ihtiyaç duyulan tesisler.

Eğitimde Kimler Görevli;

Diyanet İşleri  Başkanlığı Kadrosunda görevli imam, vaiz, müezzin, lise ya da üniversite öğrencisi, gönüllüler…

İşin Özeti

MEB öğrenci sağlayacak, okulların kapılarını ardına kadar açacak, Gençlik Spor Bakanlığı(GSB) tüm tesislerini açacak, Diyanet ister okulda, ister kampta, ister camide eğitim verecek. Diyanet bunu yaparken MEB’den rol çalacak, MEB’in görevini yapacak. Bunu da MEB’in imkanları ile yapacak. Personel sayısı (öğretmen sayısı) neredeyse 8-10 kat daha fazla olan Milli Eğitim Bakanlığına rağmen yapacak. MEB’in personel sayısı yönünden de, imkan yönünden de, fiziki yapı yönünden de Diyanet’den daha güçlü olduğu açık.

Kaldı ki MEB’in pedagojiyi bilen, çocuklara yaklaşımı bilen personeli (öğretmeni) var. MEB’de akla, bilime inanan, savunan öğretmenler var ve bu projedeki görevlerin(amacın) tamamını zaten yapmak zorundalar. Bunu yapabilmeleri için bakanlık; yol açmalı, imkan sağlamalı, müfredatı buna göre düzenlemeli… yani asli vazifesini tam yapmalıdır.

Bu Bir Dindar ve Kindar Nesil Projesidir.

Erdoğan’ın modern dindar, … kinin davacısı bir nesil olarak tanımladığı  yani dindar ve kindar nesil projesinin bir parçası. İktidar yıllarca bu noktada bir çok adım atmıştır.

  •   Okullarda dini içerikli zorunlu derslerin sayısının arttırılması,
  •   Seçmeli derslerdeki zorlamalar,
  •   İmam Hatip sayısını arttırma, vatandaşı zorunlu kılacak adımlar atma
  •   Özellikle 4+4+4 ile ihtiyaçtan fazla imam hatip lisesi ve ortaokulu açma
  •   İmam Hatip ortaokullarını en güzel, donanımlı binalardan seçme,
  •   Bakanlıktan daha çok kaynak ayırma,
  •  Aynı mahallede 20 kişilik sınıflarda normal eğitim ile İmama hatip, ikili eğitim yapan 40-60 kişilik sınıflarda normal ortaokulların varlığı,
  • Ücretsiz yemek, ücretsiz servis, harçlık teşvikleri
  • 2013’de yeterli Anadolu, fen, sosyal bilimler lisesi kontenjanı açmayarak imam hatip liselerine tercih etmedikleri halde öğrenci yerleştirme,
  • Tercihlerde tür kısıtlaması getirerek imam hatipe mecbur bırakma,
  • Yatılı okullarda geceleri çocukları kim olduğu belirsiz kişilerin risale vs eğitimleri vermeleri,
  •  İmam Hatiplere (Fen, Sosyal Bilimler, Güzel Sanatlar, Spor Programı uygulayan proje) süslemeleri yaparak cazip hale getirme çalışmaları,
  •  Tüm bunlardan sonuç alınamayınca tüm derslerin Müfredatlarında yapılan din referanslı düzenlemelerin yanı sıra seçmeli ders adı altında tüm okulları adeta dini referanslı hale çevirme çabaları
  •   4-6 yaş 1 milyon çocuğun eğitimini Diyanet İşlerine havale etme,
  •  Kadrolaşma,
  • Ders sayısını arttırarak Din Kültürü Ahlak Bilgisi, İHL Meslek dersi öğretmen sayısının arttırılması
  • Yöneticilikte (il müdürlüğü dahil) imam hatip önceliği yaratarak kadrolaşma,
  • Nakil yoluyla Diyanetten MEB’e binlerce öğretmen,
  • Manevi rehberlik uygulamaları,
  • Yüksek Öğrenim Yurtları (YURT-KUR) MEB’e bağlı iken GSB’ye bağlanarak daha rahat hareket alanı yaratma,
  • Yurtlarda manevi rehberlik adı altında faaliyetler,
  • Manevi rehberlik uygulamasını okullar (ilköğretimi ortaöğretim) düzlemine de çekme,

Sonuç olarak; teşvik, yetki kullanımı, dayatma, mecbur bırakma, kadrolaşma, kadrolar eliyle yönlendirme… uygulamaları da sonuç vermeyince (aynı zamanda eş zamanlı olarak) dernek, vakıf, tarikat, cemaat,diyanet eliyle öncelikle değerler eğitimi adı altında okulların yol geçen hanına döndürülmesi, bu da yeterli gelmeyince ÇEDES gibi bir hatta başkaca projeler ortaya atılmıştır.

–      Projenin resmi amacına(!) bakıldığında kulağa hoş (çocuğum milli, manevi, ahlaki… bir birey olacak),

–      paydaşları arasında MEB’in olduğuna bakıldığında (devlete olan güvene bağlı olarak) güven,

–      Faaliyetlere bakıldığında (spor, gezi, kamp,…) cazip

Bir proje haline gelmektedir.

Oysa ki tüm bunların altında yatan gerçek, iktidarın kendi güvendiği kişilerin (başta din görevlileri, gönüllüler ( liseli ya da üniversiteli gençler… ) çocuğa, gence dokunabilmesidir. Toplumumuzda vefa duygusu ağır bastığından çocukların yaşayacakları bu tecrübeler çocuklarda hatta ailelerinde etki yaratacaktır. Yani ÇEDES dindar ve kindar nesil projesinin yeni bir ayağıdır.

Bu projedeki amaçlar, faaliyetler MEB tarafından yapılabilir hatta yapılmalıdır. MEB eliyle yapılması halinde çocuklarımız; Türk Milli Eğitiminin amaç ve ilkelerini tam olarak bilen aklı ve bilimi önceleyen öğretmenlerin yönetim ve gözetiminde olacaklardır.   Öğretmenler eliyle yapılacak faaliyetlerde siyasi, dini ya da sosyolojik gizli bir amaç söz konusu olmayacaktır.

Maksut BALMUK
Öğretmen